57’NCİ PİYADE ALAYI
Hüseyin Avni TANMAN
57’nci Piyade Alayı, 27’nci Piyade Alayı ile birlikte hem 25 Nisan 1915 günü Arıburnu sahiline çıkan Anzakları durduran iki alaydan biri olması hem de 19’uncu Piyade Tümeni Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey ile özdeşleşmesi sebebiyle Çanakkale Muharebelerinin efsanelerinden biri olarak adlandırılmaktadır.
57’nci Alay, adını sadece Türk harp tarihine değil, milletin gönlüne de yazdırmıştır. Çıkarma yapan birliklere karşı ilk günden itibaren gösterdiği kahramanlığı ve muharebelerdeki sayısız fedakarlığı sebebiyle sancağı altın ve gümüş harp imtiyaz madalyaları ile ödüllendirilmiştir. Anısı günümüzde şehitler alayı adıyla yaşamakta ve yaşatılmaktadır. Çeşitli sivil toplum örgütleri ve devlet kurumları tarafından 57’nci Alayın anısına yürüyüşler, sancak törenleri, anma toplantıları yapılmaktadır.
Günümüzde 57’nci Alay her ne kadar Çanakkale Şehidi komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey ile özdeşleşmiş ve onunla anılsa da aslında alayın kuruluşuna dair en eski kayıt 1880 yılına aittir.
1’inci Ordunun 763 numaralı defterine göre 57’nci Alay, 15’inci Tümenin 29’uncu Tugayına bağlı olarak İzmit Sancağında bulunmakta ve dört taburdan oluşmaktadır. Komutanı İstanbullu Albay Mehmet Rıza Bey’dir. Bu Alay 1893 yılında 3’üncü Redif İzmit Alayı adını almıştır.
773 numaralı 1880-1892 yıllarına ait 5’inci Trablusgarp Tümeni defterinde, 1892’de getirilen yeni ordu düzenine göre; 78’inci Tugay 155’inci Alaya, 29’uncu Tugay 57’nci Alaya dönüştürüldüğü görülmektedir. Dört tabur ve bir mızıkadan oluşan alay kuvvetinin 71 subay, 1.642 erbaş ve er ile 19 hayvandan oluştuğu kayıtlara geçmiştir. Alay karargâhı, 1’inci ve 2’nci Taburlar ile Mızıka Trablusgarp’ta, 3’üncü Tabur Trablusgarp Vilayetinin bir sancağı olan Cebelgarbi’de, 4’üncü Tabur da Fizan’da konuşlanmıştır. Alayın komuta kademesinde; Alay Komutanı Mehmet İzzet Bey, 1’inci Tabur Komutanı Binbaşı Abdülaziz Bey, 2’nci Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Ağa Bey, 3’üncü Tabur Komutanı Binbaşı Emrullah Bey, 4’üncü Tabur Komutanı Binbaşı Osman Bey bulunmaktadır.
57’nci Alay, İtalya’nın 29 Eylül 1911 tarihinde Trablusgarp’ı işgal etmesi üzerine, Osmanlı ordusunun 5’inci Trablusgarp Tümeni bünyesinde Trablusgarp Savaşı’na katılmıştır. Bu süreçte alayın 2’nci Taburu, Trablus 42’nci Nişancı Taburu adını almış; 3’üncü Taburu ise 124’üncü Alay 3’üncü Taburu olarak yeniden adlandırılmıştır. Her iki tabur da savaşın önemli cephelerinden biri olan Derne bölgesine sevk edilmiştir. Savaşın 18 Ekim 1912’de Uşi Antlaşmasıyla sona ermesi üzerine birlikler Trablusgarp ve Bingazi’den Akka’ya tahliye edilerek 8’inci Kolordu emrine verilmiştir.
Trablusgarp Savaşı sırasında iki tabura düşen 57’nci Alay, daha sonra Vardar ordusuna mensup 7’nci Kolordu 19’uncu Tümenin kuruluşunda yer almış ve 1912 yılında tekrar üç tabura çıkarılarak Balkan Savaşı’na katılmıştır. Batı Rumeli’de Geylan ve Bilaç bölgesinde konuşlanan alayda 35 subay, 2.223 er ve erbaş, 2.000 tüfek, bir ağır makinalı bölüğü ve 40 hayvan bulunmaktadır. Alayın komutası kademesi; Alay Komutanı Albay Şemi Bey, 1’inci Tabur Komutanı Binbaşı İsmail Hakkı Bey, 2’nci Tabur Komutanı Binbaşı Ahmet Suphi Bey, 3’üncü Tabur Komutanı Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Nuri Efendi şeklinde oluşturulmuştur.
57’nci Alay, Sırp cephesinde 20 Ekim 1912’de Bilaç Muharebesine, 22-24 Ekim’de Komanova Muharebesine, 3-4 Kasım’da Kırçova Muharebesine ve 17 Kasım’da Manastır Muharebesine katılmıştır. Bu muharebelerde yerel başarılar kazanılmış olsa da Sırp ordusu karşısında sürekli mevzi kaybeden ve geri çekilen Vardar ordusu, 19 Kasım’da Manastır’ın ve 21 Kasım’da da Resne’nin kaybedilmesi üzerine Güney Arnavutluk’a sığınmıştır. Yenilgiyle sonuçlanan Balkan Savaşı sonucunda 27 Kasım’da Arnavutluk bağımsızlığını ilan etmiş, Vardar ordusu bünyesindeki 19’uncu Tümen lağvedilmiş, 57’nci Alay da Başkomutanlık emri ile İstanbul’a dönerek teşkilattan çıkarılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun fiilen Birinci Dünya Savaşı’na dahil olmasından sonra Çanakkale Boğazı girişindeki istihkamlar, İngiliz Donanması tarafından ilk olarak 3 Kasım’da bombalamıştır. Bu bombardımandan ve donanma kuvvetinden güç alan İngiliz Hükümeti, 28 Ocak’ta boğazı donanmayla geçmeye karar vermiş, 18 Mart’ta gerçekleşen girişim hezimetle sonuçlanmıştır. Bunun üzerine Çanakkale Boğazı’nın kara ve deniz kuvvetlerinin ortak harekâtıyla geçilmesine karar verilmiştir.
Çanakkale ve Trakya bölgesinde 1’inci ve 2’nci Osmanlı ordusu bulunmaktadır. Boğaz istihkamları 3 Kasım 1914’te bombalanınca, Gelibolu Yarımadası’nın kuzeyini korumakla görevli 1’inci Ordu bünyesindeki 3’üncü Kolordu, çıkarmaya elverişli sahillerin sayıca çok ve geniş olması nedeniyle bu bölgelerin savunulabilmesi için 7’nci ve 8’inci Tümenlerin Çanakkale’de bulunması talep etmiştir. Ancak, 8’inci Tümen Kanal Harekâtı için bir başka Kolordu’nun emrine verilmiştir. Bir yandan da Gelibolu Yarımadası’nın savunulmasındaki eksikliğin giderilmesi için 8’inci Tümen’in yerine yeni bir tümenin teşkil edileceği belirtilerek çalışmalarına 31 Aralık’ta başlamıştır. 21 Ocak 1915’te 1’inci Ordu Komutanlığı tarafından 3’üncü Kolordu bünyesinde kurulan bu piyade tümenine “19’uncu Tümen”, alaylarına ise sırasıyla 57’nci, 58’nci ve 59’uncu numaralar tahsis edilmiştir. Tümenin komutanlığına ise Sofya Askeri Ataşesi Yarbay Mustafa Kemal Bey atanmıştır.
57’nci Alay; 5’inci Ordu, 3’üncü Kolordu, 19’uncu Tümen emri altında, üçer bölüklü üç piyade taburu ve bir ağır makineli tüfek bölüğü olmak üzere 1 Şubat 1915 tarihinde Tekirdağ Yarçeşme mevkiinde teşkil edilmiştir. Alay’ın üç taburundan 1’inci Tabur, 7’nci Tümen 19’uncu Alaya bağlı üç taburun dördüncü bölüklerinden; 2’nci Tabur, Soma Depo Alayı’na bağlı üç taburun dördüncü bölüklerinden; 3’üncü Tabur, Soma Depo Alayı’na bağlı üç taburun 1’inci, 2’nci ve 3’üncü bölüklerinden alınmıştır. 20’nci Alay 20’nci Makineli Tüfek Bölüğü de 57’nci Makineli Tüfek Bölüğü haline getirilmiştir. Alay Komutanlığına Binbaşı Ali Bey, 3’üncü Tabur Komutanlığına Binbaşı Emin Bey atanmıştır. 1’inci ve 2’nci Tabur Komutanlarının isimleri bilinmemektedir.
57’nci Alay teşkilinde sonra Binbaşı Ali Bey komutasında eğitimlere başlamıştır. Fakat kısa bir süre içinde taburların askeri talim ve terbiyesinin yetersiz, subay kadrosunun talim ve terbiye eğitiminde eksik bilgili ve tecrübesiz olduğu ortaya çıkmıştır. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey raporunda, askerlerin talimlerinin yetersiz ve askerlik terbiyesinden yoksun, bölük ve takım kumandanı olan subayların talim ve terbiyede tecrübesiz olarak askerliği yeni baştan öğrenmeye ihtiyaçları olduğunu belirtmiş, alay ve tabur kumandanlarının muharebede birliklerini sevk ve idare edip edemeyeceklerinin henüz bilinemeyeceğini ifade etmiştir. Nitekim Mustafa Kemal Bey ortaya çıkan bu durum üzerine 3’üncü Kolordudan “harp tahsîli görmüş” personel istemiştir.
Alayın mevcut eksiklikleri devam ederken, 3’üncü Kolordu; yabancı basında Çanakkale Boğazı’na ve Saros Körfezi’ne yönelik bir askerî harekât yapılabileceğine dair çıkan haberler üzerine, 19’uncu Tümenin acil bir durumda Yarçeşme’den hareket ederek iskeleye en kısa sürede ulaşabilmesi için gerekli hazırlıkların yapılmasını istemiştir. Bu doğrultuda, 16 Şubat’ta 57’nci Alaya gönderilen günlük emirde, üç saat içinde vapurlara binilmesi gerektiği belirtilmiş; hareket kabiliyetini ölçmek amacıyla 17 Şubat’ta bir tatbikat düzenlenmiştir. Nitekim, 19 Şubat’ta İngiliz-Fransız filosunun Çanakkale Boğazı’na doğru ilerlediğine dair haber alınmış, bunun üzerine 3’üncü Kolordu, tümene bir bildirim göndererek her an harekete hazır bulunmasını istemiştir.
21 Şubat’ta, 19’uncu Tümene Müstahkem Mevkiinin genel ihtiyatı olmak üzere yeniden teşkilatlanacağı ve kolordunun emri altında olmak kaydıyla Eceabat’ta konuşlanacağı bildirilmiştir. Bu emir doğrultusunda, tümen karargâhı ile birlikte 57’nci Piyade Alayı, Cebel Bataryası, Sıhhiye Bölüğü, Seyyar Hastane ve Ekmekçi Takımı Eceabat’a nakledilecekti. Bunun üzerine, 19’uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey, 22 Şubat günü 57’nci Piyade Alayı’nı yeniden teşkil edilmiştir. Alayın 2’nci ve 3’üncü taburları diğer alaylara verilmiş, 2’nci Tabur 58’inci Alay’ın 2’nci Taburundan, 3’üncü Tabur ise 59’uncu Alay’ın 1’inci Taburundan alınarak 57’nci Alay’ın teşkilatı tamamlanmıştır. Alay’ın komuta kadrosu ise; Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey (Soma Depo Alayı Komutanı), 1’inci Tabur Komutanı Mümtaz Yüzbaşı Ahmed Zeki Efendi, 2’nci Tabur Komutanı Mümtaz Yüzbaşı Ata Efendi, 3’üncü Tabur Komutanı Mümtaz Yüzbaşı Ali Hayri Efendi şeklinde oluşmuştur.
Alaya aynı gün sancağı verilmiştir. Yapılan bu değişikliklerle 57’nci Alay, tecrübeli askerlerden oluşan ve iyi eğitimli mümtaz subaylar tarafından komuta edilen bir alay haline getirilmiştir. Mevcudu 48 subay, 2.680 er olmak üzere toplam 2.728 kişidir. Alayda silah ve cephane olarak 4 makineli tüfek, 2.250 piyade tüfeği, 451 sandık mermi bulunmaktadır.
Tekirdağ’dan 24 Şubat akşamı, Reşit Paşa ve Halep vapurlarıyla hareket eden 57’nci Alay, 25 Şubat sabahı Kilya koyundaki iskeleye çıkmaya başlamış, 1’inci ve 2’nci Taburlar Çamburnu’nda, 3’üncü Tabur ise Eceabat’taki konaklarda konuşlanmışlar ve hiç zaman kaybetmeden eğitim ve talim faaliyetlerine başlamışlardır.
9 Mart tarihinde Goltz Paşa’nın 3’üncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ile Eceabat’ta 19. Tümen birliklerini teftişi sonrası 57’nci Alay taburlarının dördüncü bölüklerinin kurulmasına karar verilmiş ve 16 Nisan’a kadar toplam 1.468 asker daha mevcuda eklenmiştir. Alayın mevcudu 49 subay, 3.718 er olmak üzere toplam 3.767 kişiye ulaşmıştır. Silah ve cephane bakımından da 4 makineli tüfek, 3.000 piyade tüfeği, 534 sandık mermi ve 439 el bombası ile alayın muharip gücü tamamlanmıştır.
18 Mart’ta Müttefik Donanması’nın Çanakkale Boğazı’na saldırısı sonrası Harbiye Nazırı Enver Paşa, boğazın daha güçlü savunulması için yeni bir ordu kurulması kararı almıştır. Bu karar 19’uncu Tümenin de konumunu değiştirmiştir.
5’inci Ordu kurulmuş ve komutanlığa atanan Mareşal Liman von Sanders, Gelibolu Yarımadası’nın savunma planını tamamen değiştirmiştir. Öncesinde Müttefik Kuvvetlerin sahile çıkmasını engelleyici bir savunma düzeni uygulanırken, Liman Paşa sahillerin zayıf kuvvetlerle gözetlenerek ana kuvvetlerin içerde toplu halde bulundurulması düzenine geçmiştir.
Mustafa Kemal Bey tarafından yürütülen Maydos Mıntıka Komutanlığı görevi, 23 Mart’ta gelen emirde 9’uncu Tümen Komutanına devredilmiştir. 19’uncu Tümen de Eceabat’ta toplu şekilde bulunarak ihtiyat kuvvetini teşkil edecek şekilde eğitim ve tatbikatlara devam etmesi bildirilmiştir. 19’uncu Tümen, Müttefiklerin gerçek çıkarma harekâtına göre Gelibolu, Eceabat bölgelerinde veya Anadolu tarafına gönderilebilecektir.
1 Nisan tarihinde Çamburnu-Bigalı deresi arasındaki sahilde müttefik denizaltılarına karşı gözetleme faaliyeti görevi 57’nci Alay’a verilmiştir.
8 Nisan’da teşkilatlanmasını tamamlayan 5’inci Ordu, 3’üncü Kolorduya Bolayır’dan itibaren Gelibolu Yarımadası’nın savunulması görevini vermiş, 19’uncu Tümen’in genel ihtiyat kuvveti görevi değişmemiştir. Buna göre tümenin bir alayı ve Dağ Topçu Taburunun Bigalı havalisinde, diğer alayın Maltepe civarında ve kalan kuvvetlerin de Eceabat’ta bulunmasına karar verilmiştir. 10 Nisan günü gelen emirle tümen karargâhı harici diğer alay ve topçu taburları Bigalı köyü civarında toplanmıştır.
Böylece, 57’nci Alay Bigalı köyünün hemen batısında çadırlı ordugâhta; 39’uncu Sahra Topçu Alayı’nın 3’üncü Dağ Topçu Taburu ve 77’nci Alay Maltepe kuzeyinde çadırlı ordugâhta; 77’nci Alayın 1’inci Taburu merkezi Turşunköy olmak üzere Koyun Limanı’nın Anafarta Azmak’ına kadar sahili gözetlemede; 72’nci Alay Eceabat’tan Yalova’ya giden yol civarında Bigalı Deresi güneyinde Söğütlü Çeşmesi civarında çadırlı ordugâhta; 1’inci Sahra Topçu Taburu Bigalı Deresi kuzeyinde Sarıkız Tepe doğusunda çiftlikte; 2’inci Sahra Topçu Taburu Bigalı köyü yolu ile Eceabat Yolu Caddesi Telakki Mahallesi civarına intikal etmişlerdir. Dağ bataryası, Bigalı köyünde Yel Değirmeni düzlüğünde; istihkâm bölüğü, telgraf müfrezesi ve süvari bölüğü Bigalı köyünde; sıhhiye bölüğü çiftlikte, seyyar hastane de Eceabat’ta konuşlanmıştır. Alayın mevcudu nisan ayında 49 subay, 3.638 er olmak üzere toplam 3.687 kişiye; silah ve cephane bakımından da 4 makineli tüfek, 3.000 piyade tüfeği, 572 sandık mermi ve 830 el bombasına ulaşmıştır.
57’nci Alay eğitim ve tatbikat faaliyetlerine Bigalı’da devam etmiştir. Aynı zamanda, ulaşımın kolaylaştırılması için Bigalı-Yalova ve Bigalı-Kocadere arasındaki köy yollarının Eceabat yolu ile kesiştikleri yere kadar olan kısmı 57’nci Alay tarafından onarılmıştır.
Hüseyin Avni Bey, 15 Nisan Perşembe günü, Alayı Yalova-Cumalı köyleri istikametinde yürüyüşe geçirmiştir. Taburlar, Yalova köyünün kuzeyindeki sırtlara dağılmış, karşı tepelerde Müttefik kuvvetleri varmış gibi hâkim mevzilere yerleştirilmiş, muhtemel bir çıkarma harekâtına karşı tatbikat yapılmıştır. 57’nci Alay’ın, Bigalı-Turşunköy ve Maltepe-Anafartalar-Turşunköy istikametlerinde yaptığı tatbikatların sonuncusu 19 Nisan’da Uzunhıdırlı-Sivli (Yolağzı) köyü arasında, birliklerin araziye yayılması ve geri çekilmesi üzerine yapılmıştır.
19 Nisan günü, 19’uncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey tümen karargâhını Bigalı köyünde Yel Değirmeni düzlüğüne taşımıştır.
18 Mart’ta Müttefik Donanması’nın Çanakkale Boğazı’nda aldığı ağır yenilginin şokunu kısa sürede atlatan İngiltere ve Fransa, denizden ve karadan ortaklaşa düzenlenecek bir amfibi harekâtla boğazın geçilmesine karar vermiştir. Donanmaya, boğazdaki mayın hatlarının temizlenmesi, öncelikle mayın taramaya engel olan sahilin her iki yakasındaki tabyaların ve bataryaların imha edilmesi ve Kilitbahir Platosunun işgal edilmesi görevi verilmiştir. Bunun için Seddülbahir ve Kabatepe’ye çıkarma planlanmış, harekat için 23 Nisan günü (Aziz George Günü) belirlenmiş fakat kötü hava koşulları nedeniyle 25 Nisan’a ertelenmiştir. Arıburnu’ndaki çıkarmaya Korgeneral William Riddell Birdwood komutasındaki Anzak Kolordusu hazırlanmıştır. Akdeniz Seferi Kuvvetleri karargâhında, 13 Nisan günü yayınlanan plana göre Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu tarafından Kabatepe ve Balıkçı Damları arasındaki sahil kısmına çıkartma harekâtı yapılacaktır. Anzak Kolordusuna verilen hedef Gelibolu-Maydos ile Bigalı-Kocadere’ye giden yolları tutmak ve özellikle Maltepe’ye ulaşarak bu mıntıkada tahkimat yapmaktır.
25 Nisan sabaha karşı çıkarma gemilerini ilk olarak 27’nci Alay 8’inci Bölük askerlerinden Bigalı İdris ve Gelibolulu Cemil saat 02.00 civarında fark etmişlerdir. 8’inci Bölük Komutanı Yüzbaşı Faik Efendi çıkarma haberini telefonla önce Kabatepe’deki 2’nci Tabur’a bildirmiştir. Haber 9’uncu Tümen’e ulaştırıldığında tümen ihtiyatları derhal silah başı yapmışlar, 9’uncu Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey saat 05.17’de 3’üncü Kolordu’ya Kabatepe’nin kuzey ve güneyi ile Arıburnu ve Ağıldere önlerinde Müttefiklerin birçok savaş ve taşıt gemilerinin görüldüğünü ve Arıburnu kıyılarına bir miktar asker çıkarıldığını haber vermiştir.
Bu sırada, Maltepe sırtlarında bulunan 77’nci Alay Komutanı Binbaşı Saip Bey, saat 05.10’da 19’uncu Tümen santralini aramış, Arıburnu sırtlarında piyade ateşi duyulduğunu haber vermiştir. Haberi alan Yarbay Mustafa Kemal Bey, Kolordu Komutanı Esat Paşa’yı telefonla aramış, hareket için emir beklemiştir. Bu sırada da tümen süvari bölüğünü de sahildeki durumun araştırılması için göndermiştir. Anzak kuvvetlerinin Kabatepe’nin gerisindeki sırtları sarmakta olduğu gelen raporlardan anlaşılınca Mustafa Kemal Bey, 57’nci Alay’a hareket etmek üzere hazırlanmasını ve Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey’in emir almak üzere yanına gelmesini istemiştir. 57’nci Alay bu haber üzerine silah başı yapmış, alay komutanının ifadesiyle sabırsızlıkla verilecek emri beklemiştir.
Kısa bir bekleyişin ardından saat 08.00’a doğru Mustafa Kemal Bey; süvari bölüğüne, 57’nci Alaya, cebel bataryasına ve sıhhiye müfrezesine hareket emri vermiştir. Mustafa Kemal Bey, maiyetindeki subaylar ve bir piyade bölüğünden oluşan müfreze ile en önde; 200 metre arkasında Hüseyin Avni Bey’in başında olduğu 2’nci Tabur; bu taburun arkasında cebel bataryası, ardından 1’inci Tabur ve en arkada 3’üncü Tabur yürümüştür. Bigalı deresini takiben kuzeye, sonra batıya dönülerek Matikdere geçilmiş, Kocaçimen’e varılmıştır. Yanındaki müfreze ile Kocaçimen üzerinden Kurtgeçidi’ne ulaşan Mustafa Kemal Bey, müfrezeden ayrılarak süratle Conkbayırı’na gelmiştir. Burada 27’nci Alay’dan on beş askerin cephanesi bitmiş, dağınık bir müfrezenin ilerleyen Anzaklar karşısında geri çekildiğini görünce onları durdurmuş, süngü taktırmış ve mevzi aldırmıştır. Bu sırada alayın kolbaşısı da Kördere’ye varmıştır. Mustafa Kemal Bey, yanına gelen 2’nci Tabur Komutanı Yüzbaşı Atâ Efendi’ye, bütün taburuyla 261 Rakımlı Tepe üzerinden Anzak öncü kuvvetlerine taarruz etmesini emretmiş, ayrıca dağ bataryasına Suyatağı’nda mevzi aldırarak ateş açtırmıştır. 1’inci Tabur da Suyatağı istikametinde Dikdere Vadisi’nden tırmanıp, Kılıçbayırı hattına doğru hücuma geçmiştir. Müttefik birliklerinin, Arıburnu ile Kabatepe arasında 1.5 kilometre uzunluğundaki bir cephe hattında işgal ettiği sırtlara 57’nci Alay sağ kanattan 600 metre mesafeden hücum etmiştir. Daha sonra ihtiyat taburunu da birinci hatta sokarak taarruzlarını güçlendirmiş, Anzak birlikleri gün boyunca aldıkları takviye kıtalarına rağmen çok sayıda zayiat vererek geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
Çıkartma birliklerini top atışlarıyla destekleyen Müttefik Donanması’nın şarapnel yağmuru altında kalan 57’nci Alay’da ağır kayıplar yaşanmış, Conkbayırı’na yanaşarak tümen ihtiyatına girmiş bulunan 72’nci Alay, bir taburunu ileri sürerek 57’nci Alay’ı takviye etmiştir. Akşamüstü, Düztepe sırtları ele geçirilmiş, sabaha göre 550 metre ilerleyen cephe hattında iki kuvvet arasındaki mesafe 300 metreye düşmüştür. Akşam saatlerinde 57’nci Alay’ın sağ kanadı Cesarettepe’de, sol kanadı da Bombasırtı’nın güneyindeki Boyun Noktasına yakın olmak üzere mevzilenmiştir. Alayın makineli tüfeği 180 Rakımlı Tepenin güneyine, Hüseyin Avni Bey’in karargâhı da Bombasırtı’nın arkasındaki Kesikdere’nin başlangıcında, avcı hatlarının gerisinde Anzaklara 100 metreden daha yakın bir mevkide kurulmuştur.
Gece, Anzakların geri çekilmesinden yararlanmak ve savunma hattını ilerletmek için Cesarettepe ve Serçetepe’ye taarruzlar düzenlenmiş fakat karanlıkta bölükler birbirine karışınca harekât durdurulmuştur.
Hüseyin Avni Bey, 57’nci Alay harp takririnde 25 Nisan günü Conkbayırı’ndan Arıburnu’na taarruz eden askerlerini, “Kalpleri iman ile dolu gazanferler süngü muharebesinden kaçan korkak düşmanına Osmanlı süngüsünün ne demek olduğunu anlatmayı göstermek için süngü süngüye gelmiş birçoğunu itlaf ettikten sonra düşmanını ricata mecbur etmiş idi.” cümlesiyle tarif etmiştir. Mustafa Kemal Bey de hatıralarında, “25 Nisan 1915 günü aslanca hücumuyla düşmanın azim ve kuvvetini kıran 57’nci Alay’ın karşı durması sayesinde düşmanın teşebbüsleri yok edilmekteydi” diyerek alaydan övgüyle bahsetmiştir.
27’nci ve 57’nci Alaylar, üç Avustralya Tugayına karşı taarruz etmiştir. Üç tugayın 12 taburuna karşı, 27’nci Alay iki taburla, 57’nci Alay da üç taburla savaşmıştır. 57’nci Alayın taburlarının dördüncü bölükleri eğitimlerini tamamlamadıklarından ilk gün görev almadığı için 57’nci Alay 2.500, 27’nci Alay da 2.000 kişiyle Anzak güçlerini karşılamıştır.
26 Nisan sabahı, havanın aydınlanmaya başlamasıyla Anzakların cepheden çekilmediği, Yükseksırt’ta, Korku Deresi’nin tepesine yerleştiği anlaşılmıştır. Günün ışımasıyla başlayan donanma ateşi, bir taraftan Kabaksırt tarafında sıkışıp kalan iki taburun üzerine şarapnel yağdırırken bir taraftan Anzak taarruzu 57’nci Alayın batı kanadına düzenlenmiştir. Gerçekleştirilen saldırı sert bir şekilde karşılanıp geri püskürtülse de birçok şehit verilmiştir. İlerleyen saatlerde donanma bombardımanı Düztepe sırtlarına yönelince, 57’nci Alay Topbayırı-İncebayır çizgisine kadar geri çekilmek zorunda kalmıştır. 26 Nisan günü, 57’nci Alayın asker sayısı iyice azalarak 500’e kadar düşmüştür. Subaylardan 10’u yaralanmış, 9’u şehit olmuştur. Subay ve çavuşların kaybı erlerin maneviyatını zedelemiş, taburlar birbirine karışmış, karışık erlerden savaşabilecek ancak bir tabur, ihtiyat olarak da iki bölük oluşturabilmiştir. Hüseyin Avni Bey, bölüklerin komutanlığına subay yokluğundan 3’üncü Tabur İmamı Hasan Fehmi Efendi’yi atamıştır.
Hüseyin Avni Bey, 26 Nisan gecesi taburları yeniden düzenlemiştir. 1’inci Tabur çok ağır kayıplar verdiğinden lağvedilmiş, savaşabilecek kalan askerlerden iki tabur (2’nci ve 3’üncü tabur) oluşturulmuştur. Sabah yapılacak taarruza hazırlık olarak gece karanlığında, Topbayırı-İncebayır hattından önce 180 Rakımlı Tepeye, oradan Korku Deresi kuzeyine ve Cesarettepe’ye kadar sessizce ilerlenmiştir.
27 Nisan günü arka arkaya yapılan hücumlarla Anzak kuvvetleri geri çekilmiş fakat donanma ateşinin yardımıyla 57’nci Alayın sahile doğru ilerlemesi durdurulmuştur. Akşam saatlerinde Bombasırtı ve Yükseksırt’a yapılan hücumlarda Anzak siperleri ele geçirilebilse de hem yoğun makinalı tüfek ateşi hem de karanlığa rağmen devam eden donanma bombardımanı sonucunda subay ve çavuşların kaybı ve karanlıkta önünü göremeyen dağınık avcı hatlarının birbirlerini düşman sanıp ateş açmaları sebebiyle taarruzlar durdurulmuştur.
28 Nisan’da 19’uncu Tümen tarafından sağ, merkez ve sol kanat olmak üzere kol teşkilâtı kurulmuştur. 57’nci Alay, sağ kanat kolunda yer almış, Binbaşı Hüseyin Avni Bey’de kol komutanı olarak atanmıştır. Bu kol düzeninde sağ kanat kolu; 64’üncü Alay (iki taburlu), 72’nci Alayın 3’üncü Taburu ve 77’nci Alayın 3’üncü Taburundan (iki bölük eksik) oluşmuştur.
Anzakların Merkeztepe, Bombasırtı-Boyun Noktası ve Cesarettepe hattında tutunduğu mevziler ile karşılarındaki 57. Alay’ın siperleri savaş boyunca artık değişmeyecek; iki taraf da mevcut hatlarını koruyarak derinleştirmeye ve güçlendirmeye yönelecektir. Anzaklar, özellikle geceleri siperlerini derinleştirip kenarlarını kum torbalarıyla yükseltecek, bu hatları kalaslarla sağlamlaştırarak tahkimatlarını iyileştireceklerdir. Sağ Kanat Kol Komutanı Hüseyin Avni Bey, sorumlu olduğu mıntıkanın savunmasını güçlendirmek amacıyla gerekli tedbirleri emrindeki tüm birliklere bildirecektir. Her kıta komutanı, kendi müdafaa hattından doğrudan sorumlu olacak; siperler tahkim edilecek, birinci hatta yeterli sayıda asker bırakıldıktan sonra her birlik kendi ihtiyat kuvvetini oluşturacaktır. Hüseyin Avni Bey ayrıca, yaralıların sargı mahallerinde ilk müdahalenin ardından hastanelere sevk edileceğini belirtmiş; şehitlerin ve sağ kalan askerlerin çantalarının yol kenarlarına ve orman içlerine dağılmış halde bulunmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Bu durumun önüne geçilmesi için her kıtanın bu eşyaları toplayarak geriye göndermesi gerektiğini, özellikle gece karanlığından faydalanılarak siperlerde, cephe gerisinde ve muharebe hattında hiçbir şehit ya da yaralının bırakılmaması gerektiğini kesin bir dille emretmiştir.
Hüseyin Avni Bey, geceli gündüzlü devam eden muharebelerde gösterdiği çalışkanlık ve fedakârlık sebebiyle 30 Nisan’da Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası’na layık görülmüştür.
1 ve 2 Mayıs’ta tüm cephede yapılan taarruzlara karşı Anzak kuvvetlerinin kum torbaları ve makinalı tüfeklerle tahkim edilmiş siperlerini ele geçirmek mümkün olmamıştır. Donanma ateşi ile desteklenen karşı saldırılar da 2 Mayıs gecesi iki defa püskürtülmüş, 57’nci Alay 3’üncü Tabur cephesi ile Anzak mevzileri arasındaki mesafe 5 adıma kadar düşmüştür.
25 Nisan’dan itibaren 57’nci Alayda, 24 subay ve 508 er şehit olmuş; 14 subay, 1.161 er yaralanmış, 354 er de kaybolmuştur. Alayın toplam zayiatı 2.061 kişidir. 5 Mayıs itibarıyla Alayın mevcudu 704 er ve 10 subaydan ibarettir.
Hüseyin Avni Bey 5 Mayıs’ta, mevcudun üçte ikisinden fazlasını kaybetmiş olsalar bile subay ve erlerin gösterdiği azim, sebat ve metanetle ilk hatta bulunmaları ve saldırmakta gösterdikleri kahramanlıkları ve fedakârlıkları dolayısıyla 19’uncu Tümen Komutanı’ndan Alayının sancağına bir nişan takılmasını talep etmiştir.
Başkumandan Vekili Enver Paşa, 11 Mayıs’ta cepheyi ziyarete gelmiş, 3’üncü Kolordu karargâhında muharebe hakkında bilgi almıştır. Hüseyin Avni Bey’in 25 Nisan’dan beri muharebelerde gösterdiği kahramanlık kendisine anlatılmış ve Enver Paşa tarafından 12 Mayıs’ta rütbesi yarbaylığa yükseltilmiştir.
Anzaklar her geçen gün siperlerini daha fazla tahkim etmişler, biri mazgal diğeri siper üstünden olmak üzere iki sıra ateş hattı oluşturmuşlar, insan boyunda yükselen kum torbaları ile siper önünde duvar örmüşlerdir. Ele geçirilen esirlerin ifadelerinden, ganimet olarak elde edilen yazışmalardan, Yeni Zelanda ve Avustralya kuvvetlerinin yaklaşık dört tümen olmak üzere 20.000 kişiyi bulduğu anlaşılmaktadır. Türk ordusunun Arıburnu bölgesindeki kuvvetleri de yapılan son takviyelerle 20.000 askeri bulmuştur. Bundan dolayı Esat Paşa, Arıburnu cephesinde bir değişikliğe gitmiştir. Yayınladığı kolordu emrinde harbin birinci safhasının sona erdiğini, kolordunun aldığı takviyelerle alay ve tümenlerin asli mevcutlarına ulaştıklarını, bu nedenle de kolordunun yeniden düzenlenerek harbin ikinci safhasına geçildiğini bildirmiştir. Harekâtı yönetmek için kolordu karargâhı Maltepe’den Kemalyeri’ne taşınmış, sağ kanat 19’uncu Tümenin, merkez 5’inci Tümenin, sol kanat da 16’ncı Tümenin emrinde kalmıştır. Bu sebeple Hüseyin Avni Bey’in de Sağ Kanat Kol Komutanlığı görevi sona ermiştir. 57’nci Alay, 64’üncü Alay, 72’nci Alay, 45’inci Alay 3’üncü Taburun Çataldere’de bulunacakları bildirilmiştir.
Bu süreçte, 19’uncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey’in Arıburnu Kuvvetleri Komutanlığı görevi son bulmuştur. Kendisi 17 Mayıs günü “Vediamdır” başlığı altında yazdığı günlük emirde, 25 Nisan’dan tarihinden itibaren 23 gün boyunca komuta ettiği birliklere teşekkür etmiştir. Tümen karargâhı Kemalyeri’nden Cesarettepe’nin doğusuna taşınmıştır. 57’nci Alay bu tarihten itibaren 19’uncu Tümene bağlı olarak cephenin sağ kanadında görev almıştır.
3’üncü Kolordu 19 Mayıs günü, saat 03.30’da sessiz ve yalnız süngü kullanılarak Müttefiklere tüm cephede baskın yapılmasını planlamıştır. 57’nci Alay, Cesarettepe ile Boyun arasına taarruz ederek Anzakların Korku Deresi’ne dökülmesi ve bir taburunun da Merkeztepe’ye hücum ederek 5’inci Tümene destek vermesiyle görevlendirilmiştir. Alayın taarruz öncesi kuvveti 23 subay ve 2.970 erdir. 57’nci Alay, verilen hedefe sabah 03.30’da hücum ederek merkezini ve sağ kanadını Anzak siperlerine sokmuş fakat sağ kanadı ileride ve sol kanadı geride kalmıştır. Alayın sol kanadında bulunan 1’inci Tabur ve (Merkeztepe’nin sağında bulunan) 5’inci Tümen 14’üncü Alay, Anzak mevzilerinden yayılan mermi yağmuru altında kalmışlar ve başlarını kaldıramamışlardır. Bu durum üst üste tekrarlanan hücumlara rağmen, güneşin doğuşuna kadar değişmemiştir. 57’nci Alayın sol kanadının geride kalması, 5’inci Tümenin harekâtını zorlaştırmış, buna karşılık 5’inci Tümen’in Boyun Noktası-Merkeztepe hattını ele geçirememiş olması da 57’nci Alay’ın sol kanadıyla ilerlemesini önlemiştir. Takviyelerle birlikler desteklenmiş, taarruzlar yinelenmişse de ilerleme kaydedilememiştir. Anzaklar, mevzileri boyunca yerleştirdikleri makineli tüfeklerin aşılamaz ateş gücü gün ağarınca da aynı şiddetle devam etmiştir. Özellikle Marine siperi ve Courtney’nin Karakoluna yerleştirilmiş iki makineli tüfek, Kesikdere’den Merkeztepe’ye doğru tırmanan 14’üncü Alayı çapraz ateşe alarak iki saat boyunca durmaksızın taramıştır. Alayların bütün çabalarına ve gösterdikleri kahramanlıklara karşılık cephe genelinde ilerlenememiş ve çok ağır zayiat verilmiştir. Taarruz saat 10.20’de durdurulmuştur. 57’nci Alay, 19 Mayıs muharebesinde 2 subay, 90 er şehit vermiş, 3 subay, 142 er yaralanmış, 120 er de kaybolmuştur. Alayın mevcudu 19 subay ve 2.618 ere düşmüştür.
25 Nisan’dan beri aralıksız çarpışan 57’nci Alay, yaralarını sarabilmesi için 27 Mayıs günü cephesini 27’nci Alaya devretmiş ve tümen ihtiyatı olarak Düztepe’den güneye doğru inen ikinci derede yedi gün süren bir dinlenmeye çekilmiştir.
57’nci Alay 3 Haziran günü, 5’inci Tümenden Merkeztepe siperlerini teslim alarak muharebe hattına girmiştir. 1’inci Tabur Merkeztepe’nin soluna, 3’üncü Tabur sağına yerleşmiştir. Alay karargâhı Edirne Sırtı’nın doğusuna taşınmış, 2’nci Tabur da burada (Çataldere’de) ihtiyata geçmiştir. Ön siperlere giren bölüklere bir sandık bomba (50 adet) dağıtılmış ve alayın cephedeki muharebesi yeniden başlamıştır. Kısa süre içinde 5’inci Tümenden teslim alınan siperlerin hendeğe benzedikleri, sığ ve geniş birer çukur oldukları anlaşılmıştır. Hüseyin Avni Bey, ilk iş olarak siperlerin üzerlerinin kapatılmasını, kum torbaları ile mevzilerin güçlendirilip mazgalların yapılmasını, irtibat yollarının onarılmasını istemiştir.
3 Haziran gecesi denizden ve karadan şiddetli bir topçu bombardımanı başlamış, Merkeztepe’deki sağ siperler barınılamaz duruma gelmiştir. Ağır bombardımandan sonra sabaha karşı saat 03.30’da Anzak kuvvetleri bütün cephede, özellikle 16’ncı ve 19’uncu Tümen cephelerinde taarruza geçmiş, bombardımandan dolayı kısmen boşaltılmış olan 31 ve 32 numaralı siperleri ele geçirmiştir. Sabah kadar süren mücadelede, el bombaları kullanılarak ve 27’nci Alayın desteği ile siperler tekrar geri alınmıştır.
Merkeztepe’de 57’nci Alay’ın savunduğu siperlerin uzunluğu 758 metredir. Merkeztepe’nin sağında, Bombasırtı’nda ve Boyun Noktasına yakın olan 30, 31, 32, 33, 34 numaralarla anılan siperlerin Anzaklara olan ortalama yakınlığı 10 metredir. Haziran ayından itibaren burada çok şiddetli muharebeler yaşanmıştır. Gece gündüz hiç durmadan devam eden muharebelerde, bombalar ve lağımların patlamasıyla bu siperler tam anlamıyla bir cehenneme dönüşmüştür. Çokça zayiat verilmiş olup, zayiatın azaltılması amacıyla siperlerin üzeri kalaslarla örtülmüştür. Anzaklar, yanıcı madde dolu şişeler atarak sık sık yangın çıkarmış, özellikle 31 ve 32 numaralı siperlerin altına doğru sürekli kazdıkları lağımlara patlayıcı yerleştirmiş ve siperlerin çökmesine sebep olmuştur.
Merkeztepe’nin solundaki siperler 47, 48, 49 ve 50 numarayla anılmıştır. 47 numaralı siper, orada gözlenen bir Alman subayından esinlenilerek “Alman Subayının Siperi” olarak adlandırılmıştır. Buraya 1’inci Tabur tarafından bir makineli tüfek yerleştirilmiştir. Burayı gözetleyen Anzaklar, tam karşısına üç adet makineli tüfek yerleştirmiş, buradan sağlı sollu tüm cepheyi çapraz ateş altına almıştır. Kazdıkları lağımlarla makinalı tüfek mevziini kullanılamaz hale getirmeye çalışmıştır.
Anzaklar tarafından sürekli el bombası ve yanıcı madde atılması sebebiyle bir türlü tahkim edilemeyen 31,32 ve 34 numaralı siperlerde, on günlük süre içinde, alay mevcudunun üçte biri kadar zayiat yaşanmıştır. Bir günde verilen zayiat sayısı 100 kişiye ulaşınca Hüseyin Avni Bey taburların değişimi sırasında siperleri tekrar dolaşmış, kolordu istihkâm yüzbaşısını davet ederek siperlerin durumunu göstermiştir. 19’uncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey’e içinde bulundukları durumu, “Ciddi tedbirler ve fenniye ile verilen zayiatın önü alınmazsa bir hafta sonra taburların mevcudu sıfıra inecektir, 57’nci Alay acınacak bir haldedir.” sözleriyle ifade etmiştir. Bunun üzerine Kolordu İstihkam Taburundan bir bölük gönderilmiş siperlerdeki iyileştirme bitene kadar Hüseyin Avni Bey’in emri altında kalmıştır.
25 Haziran sabaha karşı, Merkeztepe’de 57’nci Alay cephesinde büyük bir lağım patlaması meydana gelmiştir. Anzaklar, 31 numaralı sipere doğru kazmakta oldukları lağımı fark eden 2’nci Tabur tarafından açılan karşı dehlizi tespit etmiş ve sabah saat 04.30 sularında bu hattı patlatarak imha etmişlerdir. Bu patlama sonucunda dört metre çapında bir alanda toprak kabararak çatlamıştır. Ayrıca 35 numaralı siperden de bir dehliz ve sıçan yolu kazıldığını fark etmişler, buraya da 50’den fazla el bombası atmışlardır. Öğleden sonra 34 numaralı sipere el bombaları yağdırılmış, siperi örten kalaslar tutuşmuş, ateşi söndürmeye çalışan askerlerin üzerine Anzaklar tarafından üç saat boyunca 300’e yakın el bombası atılmıştır. Akşam ise 32 numaralı siperin önünde bir lağım daha patlatmışlar, aynı anda ellerinde bombalar ile ilerleyen Anzak fedaileri tüfek ateşiyle püskürtülebilmişlerdir. 47 numaralı siperde de 1’inci Taburun kazdığı lağım fark edilmiş, Anzaklar tarafından patlatılınca 47 numaralı siperin çatısı çökmüş, kısmen yıkılan siperde yıkıntılar altında kalanlar sağ olarak kurtarılmıştır.
27 Haziran günü itibarıyla 57’nci Alayın mevcudu 31 subay, 3.060 er olmak üzere toplam 3.091 kişidir. 1 makineli tüfek, 3.592 piyade tüfeği ve 511 sandık mermi ve 105 el bombası bulunmaktadır.
Mustafa Kemal Bey, tümen cephesinde siperlerin birbirine en yakın olduğu ve en kanlı muharebelerin yapıldığı Bombasırtı’nın aslında Anzaklar için zayıf ve çok önemli bir savunma hattı olmadığını düşünmektedir. Buranın Anzaklardan alınması, onları Gelibolu Yarımadası’ndan kısa sürede çekilmeye zorlamayacaktır. Ancak Boyun Noktası üzerinden Yükseksırt’a yapılacak bir taarruz ve oranın ele geçirilmesi hem Arıburnu sahilini hem de Korku Deresi’ndeki ordugâhları ateş altına alacağından, Anzakları çekilmeye zorlayabilecektir. Mustafa Kemal Bey bu planı cepheye yeni gelen 18’inci Alay ile gerçekleştirebileceğini düşünmüş, taarruzun 28 Haziran’ı 29’una bağlayan gece yapılmasına karar vermiştir. Saat gece yarısını geçince Edirne Sırtı’ndaki cebel topları Yükseksırt’ı 20 dakika kadar bombalamış, arkasından 57’nci Alayın 1’inci Taburu Merkeztepe’yi ve 3’üncü Taburu da Bombasırtı’na doğru piyade ateşine başlamıştır. Ateş kesilince 18’inci Alay hücuma kalkmıştır. Anzaklar tarafından atılan çok sayıda aydınlatma fişeği ön siperlere giren bölüklerin arkasını da aydınlatmış, açıkta aydınlatma altında kalan bölükler ne ileri gidebilmiş ne de geri çekilebilmiştir. İhtiyatlardan da destek gelemeyince bir buçuk tabur kadar zaiyat verilmiştir.
Hüseyin Avni Bey, 18’inci Alay saldırıya geçince, onlara açılan ateşi üzerine çekmesi için 3’üncü Tabura süngü hücumu emri vermiştir. Fakat Bombasırtı’ndaki siperlerinin üzeri kalaslarla örtülü olduğundan, siperden bölüklerin aynı anda çıkabilmesi için önce kalasların kaldırılması gerekmiştir. Gelen emirde acele edilmesi istenince, kalaslar ancak belli yerlerde kaldırılmış, Anzaklar tarafından siperin belli yerlerinden teker teker asker çıktığı görülünce, onların üzerine ateş açılmıştır. 3’üncü Taburdan 12 şehit, 70 yaralı verilmiş, 3’üncü Tabur Komutanı Yüzbaşı Ali Hayri Efendi de hafif olarak üç yerinden yaralanmasına rağmen görevinin başında kalmıştır. Taarruz saat 01.35’te durdurulmuştur.
Anzaklar, 4 Temmuz gecesi 47 numaralı siperin solunda bir lağım patlatmıştır. 1’inci Tabur ön siperleri yıkılmış, gerideki istinat siperleri zarar görmüş, makineli tüfek mahalli göçmüş, makineli tüfek kullanılmayacak hale gelmiştir. Toprak ve kalaslar altında kalan 8 er şehit olmuştur. 47 numaralı siperin önünde krater oluşmuş, çöken siper duvarına tel örgü çekilerek siper korunmaya çalışılmıştır. Aynı sırada Bombasırtı’ndaki siperlerde patlatılan lağımlardan çöken siperler bir yandan tamir edilmeye çalışılırken, diğer yandan Anzaklar tarafından atılan el bombaları ve gaz yağı dolu şişeler ile siperlerdeki tamirat engellenmek istenmiştir. 47 numaralı siperin önünde oluşan kratere, 13 Temmuz günü bir Anzak fedai grubu saldırı düzenlemiştir. Kratere girip 47 numaralı sipere baskın yapan fedailer, 1’inci Taburdan Üsteğmen Fahrettin Efendi’nin elinde bir sopayla kratere girmesi ve nöbetçilerin el bombası kullanması üzerine geri çekilmişlerdir. Fahrettin Efendi gösterdiği cesaret üzerine Gümüş Harp İmtiyaz Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Patlayan lağımlar, çöken dehlizler, oluşan kraterler Merkeztepe’nin savunulmasını zorlaştırdığından, “Düşmanın lağımlarıyla ilerlemekte olan saldırı teşebbüsleri işgal ettiğimiz mevkilerin savunma imkânın o nispette azaltmaktadır” sözleriyle duruma dikkat çeken Hüseyin Avni Bey, doğal olarak ikiye bölünmüş Merkeztepe cephesinin iki alayla savunulması zamanının geldiğini ifade eden bir rapor yazmış, tümen komutanına göndermiştir. Mustafa Kemal Bey raporu okumuş ve uygun bulmuştur. 1’inci Taburun 40 gündür hiç dinlenmeden çarpıştığını belirtmiş ve rapora kendi görüşlerini de ekleyerek Esat Paşa’ya göndermiştir. Esat Paşa, ertesi gün verdiği cevapta, 57’nci Alayın şimdiye kadar gösterdiği gayrete, asker ve subayların cansiperane fedakârlığına şahit olduğunu belirterek, Güney Grubuna gönderilen birlik henüz gelmediğinden elde taze kuvvet olmadığını belirtmiş ve 57’nci Alayın, 72’nci Alaydan bir taburla takviye edilmesini emretmiştir. 15 Temmuz günü 72’nci Alay 2’nci Tabur 690 mevcuduyla gelmiş ve Hüseyin Avni Bey’in emrine girmiştir.
Müttefikler, Kocaçimen-Conkbayırı-Düztepe-Kılıçbayırı hattını ele geçirmek için ağustos ayının başında bir taarruz planlamışlardır. Aldıkları yeni takviyelerle Arıburnu’ndaki Anzak kuvvetlerinin sayısı 37.000’i bulmuştur. Bu planın bir parçası olarak Kanlısırt-Kırmızısırt ve Merkeztepe hattına 6 Ağustos sabahı denizden ve karadan başlayan bombardıman öğleden sonraya kadar sürmüştür. Topçu atışının bitmesiyle güneşi arkasına alan 1’inci Avustralya Tugayı’nın dört taburu, dört dalga hâlinde Kanlısırt’taki 47’nci Alay’ın savunduğu altmış metrelik siperlere saldırmıştır. Sabahtan beri bombalanmış ve harap olmuş siperlerde hayatta kalabilmiş az sayıdaki Türk askeri direnemeden siperler işgal edilmiştir. Bunun üzerine Esat Paşa, Kanlısırt’a destek kuvvet olarak 57’nci Alay’dan bir taburun gönderilmesini emretmiştir. O gün, Merkeztepe’de 57’nci Alay 1’inci Taburun, 72’nci Alay 2’nci Taburu ile değişim günüdür. Bu değişim öğleden sonra bombardıman altında zorlukla yapılmıştır, 1’inci Tabur, Edirne Sırtı’nın arkasına dinlenmeye çekilmiştir. Kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Bey’den gelen üzerine Hüseyin Avni Bey, 1’inci Taburu Kanlısırt’a göndermiştir. Kanlısırt’ta hiç dinlenmeden 3 gün boyunca çarpışan 1’inci Tabur, mevcudunun yarısını kaybederek geri dönmüştür.
13 Ağustos Ramazan Bayramı’nın ikinci günüdür. Günün aydınlanmasıyla havada uçaklar ve gözlem balonları belirmiştir. Şiddetli bir bombardıman başlamış, uçak ve gözlem balonları belirlenen hedeflere düşen bombaları takip edip bataryalara hedef hakkında koordinat vermektedir. Edirne Sırtı üzerine ardı ardına düşen obüs mermilerinden biri saat 14.15 civarı Alay karargâhı üzerine düşmüştür. Bayramlaşmak için Kolordu’dan gelen subay heyetiyle çadırının önünde bulunan alay komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey, obüs mermisinden kopan şarapnel ile şehit olmuştur. Kolordu Kurmay Başkanı Fahrettin Altay tarafından Çataldere’deki şehitliğe defnedilmiştir.
Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey, Hüseyin Avni Bey’in şehadet haberini Çamtekke’deki karargâhında almış, çok üzülmüş ve hatıralarında Hüseyin Avni Bey’e “Arıburnu’nun ilk ve metin temel taşı olan 57’nci Alay’ın temiz kalpli, inançlı, seçkin kumandanı Şehit Yarbay Avni’yi özel bir hürmetle anarım” sözleriyle yer vermiştir.
14 Temmuz-13 Ağustos tarihleri arasında Alay, 1 şehit 1 yaralı olmak üzere 3 subay; 127 şehit, 651 yaralı, 58 kayıp veya esir olmak üzere toplam 836 er zayiat vermiştir.
22 Ağustos günü 1’inci Tabur Komutanı Binbaşı Zeki Bey, Anafartalar Grubu Komutanlığı emrine gönderilmiş ve boşalan Tabur komutanlığına 3’üncü Bölük Komutanı Yüzbaşı Ali Rıza Efendi atanmıştır.
24 Ağustos 1915 tarihinde 3’üncü Tabur Komutanı Binbaşı Ali Hayri Bey, alaya vekâlet eden Binbaşı Murad’ın 11’inci Piyade Tümeni emrine verilmiş olması nedeniyle 57’nci Alay Komutanlığına atanmış, yerine Yüzbaşı İbrahim Efendi tayin edilmiştir.
Binbaşı Ali Hayri Bey alay komutanı olduktan sonra, taburların yeterli şekilde dinlenebilmesi ve hızlı değişebilmesi amacıyla mevzileri taburlar arasında paylaştırmıştır. Buna göre 31, 32 ve 33 numaralı siperler 2’nci Taburun, 34, 35 ve 36 numaralı siperler 3’üncü Taburun, 47 ve 48 numaralı siperler 1’inci Taburun, 48, 49 ve 50 numaralı siperler de 72’nci Alay 2’nci Taburun sorumluluğuna verilmiştir. Kısa süren bu düzenleme 19’uncu Tümen Komutanlığına atanan Şefik Bey’in elinde ihtiyat kuvveti olmadığı gerekçesiyle 57’nci Alayın emrindeki 72’nci Alay 2’nci Taburu tümenin ihtiyat kuvveti olarak Çataldere’ye almasıyla son bulmuştur. 57’nci Alay tekrar 14 Temmuz öncesindeki düzeni almıştır.
27 Ağustos itibarıyla Alayın mevcudu 40 subay, 2816 çavuş, onbaşı ve ver olmak üzere toplam 2.856 kişidir.
Aralık ayına kadar geçen zaman içinde cephede şiddet giderek yavaşlamış, küçük çaplı muharebeler dışında alay lağım kazma, siper onarma, tahkimat işleri ve eğitimler ile meşgul olmuştur. Gözetleme yapmak, siperleri onarmak, düşmanın yaptığı piyade ateşlerine karşılık vermek ve baskınlar düzenlemenin yanında, Çataldere’de süngü hücumu, hendek atlama gibi eğitimler yapılmıştır.
Kasım ayının son günlerinde cephe hattı iyice sessizleşmiştir. Kuzey Grubu Komutanlığı görevini Esad Paşa’dan devralan Albay Ali Rıza Bey, dikkat çekici sessizlik karşısında Müttefiklere huzur verilememesini, özellikle sessizliğin hâkim olduğu noktalarda bu halin hemen bozulmasını, bunun için de ileri hatların sıklıkla teftiş edilmesini emretmiştir. Binbaşı Ali Hayri Bey, 19 Aralık gecesini teftişte geçirmiştir. Merkeztepe’deki Anzak mevzilerinin 20 Aralık sabaha karşı 02.40 ile 02.55 arasında terk edildiği anlaşılmıştır.
Yaşanan sessizlikten dolayı 1’inci Tabur cephesinde Ali Çavuş komutasında 4 fedai keşfe gönderilmiş, siperlerin boşaltıldığı görülmüştür. Diğer alayların keşif kollarından gelen benzer haberler üzerine saat 04.20’de sahile doğru yürüyüş başlamıştır.
Sultan V. Mehmet Reşat tarafından, gösterdikleri üstün hizmet ve kahramanlıkların nişanesi olarak 57’nci Alayın sancağına Gümüş ve Altın Harp İmtiyaz Madalyaları takılmasına dair İrâde-i Senniye 30 Kasım 1915 tarihinde yayınlanmıştır.
57’nci Alay 30 Aralık’ta, Korkuderesi ile Keltepe arasındaki sahili koruma tertibatını 125’inci Alaydan devralmıştır.
11 Ocak 1916’da 57’nci Alay, 3’üncü Kolordu teşkilatından çıkarılmış, 19’uncu ve 20’nci Tümenlerin 15’inci Kolorduyu teşkil edeceği emri üzerine 15’inci Kolordu teşkilatına alınmıştır. Bu sebeple 18 Ocak tarihinde 57’nci Alay sorumluluk sahasını devrederek Çataldere’de toplanmış, buradan hareketle önce Bigalı köyüne, 27 Ocak 1916 tarihinde de Keşan’a varmıştır.
Bir süre Keşan Çelebi köyünde ordugâh kurmuş, 25 Nisan 1916’da köyün kuzey doğusunda toplanan alayın sancağına törenle madalyaları takılmış, resmigeçit yapılmıştır. Alay daha sonra İstanbul’da Kuruçeşme’ye intikal etmiş, eğitim faaliyetleri ile meşgul olmuş, Başkomutan vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından 3 Temmuz 1916’da denetlenmiş ve Galiçya Cephesine gitmek üzere hazırlıklara başlamıştır.
Binbaşı Ali Hayri Bey’in komutanlığında alayın mevcudu 54 subay, 2.741 erbaş ve er, 373 hayvan, 2.288 tüfek ve 12 ağır makinalı tüfekten ibarettir. 22 Temmuz 1916’da Uzunköprü ve Alpullu istasyonundan hareket eden birlikler önce Belgrad’a, oradan da Avusturya-Macaristan’da bulunan Zemun kasabasında toplanarak kışlaya yerleştirilmişlerdir. 1 Eylül 1916’da da alay savaşa dahil olmuş, çeşitli cephelerde çarpıştıktan sonra 11 Haziran 1917’de yurda dönme emri almıştır.
23 Haziran 1917’de Galiçya Cephesinden dönüşünü tamamlayan 57’nci Alay, Bakırköy’deki İncirli Çiftliğinde ordugâh kurarak yeniden teşkilatlanmış, eksikleri ikmal etmiş ve Filistin Cephesine sevk edilmek üzere hazırlanmıştır.
Binbaşı Hacı Mehmet Emin Bey’in komutasındaki alayın kuvveti 54 subay, 3.689 erbaş ve er, 331 hayvan, 2.351 tüfek ve 6 ağır makineli tüfekten ibarettir. 30 Haziran’da 19’uncu Tümen Komutanı Yarbay Sedat Bey tarafından teftiş edildikten sonra, 1 Temmuz’dan başlayarak 7 kafile halinde Haydarpaşa’ya geçilmiş, 8 Temmuz’dan itibaren de trenle hareket edilerek Pozantı’ya, oradan yürüyerek Gülek’e, sonra tekrar trenle Mamure’ye, Mamure’den de yürüyüşle Halep’e 26 Temmuz’da varılmıştır. Yolculuk sırasında alayın üçte biri firar etmiştir. 11 Kasım 1917’de Elmugar köyünde İngilizlere karşı savaşa girmiş, başta Nablus Meydan Muharebesi olmak üzere birçok muharebelere katılmış, kahramanca savaşmıştır. Eylül ayına kadar mevcudunun dörtte üçünden fazlasını kaybetmiştir. 22 Eylül günü Samriye köyüne çekilen alayın birliklerine İngiliz süvarisinin baskın yapmasıyla muharebe gücü tükenmiş ve 57’nci Alay 23 Eylül 1918 tarihinde İngilizlere esir düşmüştür.
57’nci Alay sancağı esir edilmemiştir. Alay sancağının esir edildiğine dair tarihsel bir kayıt bulunmamaktadır. Sancağın alay esir edilmeden önce imha edildiği düşünülmektedir.
57’nci Alay, Kurtuluş Savaşı’nda Millî Savunma Bakanlığının 17 Temmuz 1921 tarih ve ordu dairesi 1’inci Şube 16662 sayılı emirleri ile Ankara’da tekrar kurulmuştur.
2’nci Taburu Mihaliç Köprüsü’nü korumakla, 3’üncü Taburu da Haymana’da görevlendirilmiştir. Fakat daha sonra Batı Cephesi Komutanlığının 13 Eylül 1921 tarihli emri ile kuruluştan çıkarılmış, subay, erbaş ve erleri ile araçları diğer Tümenlerin ikmalinde kullanılmıştır. Arşivlerde Alay’ın Kurtuluş Savaşı dönemine ait ceridesine rastlanılmamıştır. Bu nedenle alayla ilgili başka bilgi bulunmamaktadır.
57’nci Alay, katıldığı Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları’nda toplam 4.089 şehit vermiştir.
57’nci Alay bir ihtiyat alayıdır, dolayısıyla barış zamanı kuruluşu yoktur. Bu nedenle günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde 57’nci Alay bulunmamaktadır.
Kaynakça
57’nci Alay Harp Ceridesi. ATASE Birinci Dünya Harbi Kataloğu, Klasör Numarası 5384; Dosya Numarası H1-14.
Arıburun, Tekin. “Arıburun Savaşlarının 66. Yıldönümünde Kahraman 57. Şehitler Alayını ve Kumandanı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey’i Anarken”. Yeni Düşünce Dergisi. Sayı: 10-11, İstanbul: Son Havadis Tesisleri, Ağustos-Aralık 1981.
Atatürk, Mustafa Kemal. Arıburnu Muharebeleri Raporu. Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2011.
Bean, Charles Edwin Woodrow (C.E.W.). Gallipoli Mission, Australian War Memorial. Canberra, 1948.
Bir Kahramanlık Abidesi 57’nci Piyade Alayı Şehitler Alayı. Haz. Milli Savunma Bakanlığı Personel Daire Başkanlığı. Ankara: Harita Genel Komutanlığı Matbaası, 2003.
Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915-09 Ocak 1916). C.V, K.I, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2012.
Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915-09 Ocak 1916). C.V, K.II, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2012.
Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915-09 Ocak 1916). C.V, K.III, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2015.
Çanakkale Muharebelerinde 19. Tümen Cerideleri. C.I, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2015.
Çanakkale Muharebelerinde 19. Tümen Cerideleri. C.II, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2015.
Çanakkale Muharebelerinde 19. Tümen Cerideleri. C.III, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2017.
Çanakkale Muharebelerinde 19. Tümen Cerideleri. C.IV, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2017.
Çanakkale Muharebelerinde 19. Tümen Cerideleri. C.V, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2017.
Çanakkale Muharebelerinde 19. Tümen Cerideleri. C.VI, Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 2017.
Ellis Ashmead-Bartlett. Çanakkale Gerçeği. Çev. Yüzbaşı Rahmi, Haz. Muzaffer Albayrak. İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2021.
Erkan-ı Harbiye Kaymakamı İzzettin. “Arıburnu Muharebatından İstihsal Edilen Tecarib”. Askeri Mecmua. Sayı:13, İstanbul: Matbaayı Askeriye, 1336.
Erkan-ı Harbiye Kaymakamı İzzettin. “Çanakkale Muharebeleri Hatıralarından 12 Nisan 331 Günü”. Askeri Mecmua. Sayı:10, İstanbul: Matbaayı Askeriye, 1336.
Erkan-ı Harbiye Kaymakamı İzzettin. “Çanakkale Muharebeleri ( 13, 14 ve 18 Nisan 1331 Arıburnu Muharebeleri”. Askeri Mecmua. Sayı: 11, İstanbul: Matbaayı Askeriye, 1336.
Harp Ceridelerine Göre Çanakkale Savaşları’nda 57. Alay. Haz. Murat Karataş ve Buğra Terzi. Ankara: Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Yayınları, 2021.
Sabah, İsmail. “Çanakkale Muharebelerinde 57. Alay”. (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2024.
Sayılır, Burhan. Çanakkale Muharebelerinde 57. Piyade Alay. İstanbul: Bağcılar Belediyesi Kültür Yayınları, 2015.
Tanman, Hüseyin Avni ve Ahmet Yurttakal. Şanlı 57. Alay’ın Cesur Komutanı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey. İstanbul: Kronik Kitap, 2021.
Atıf
Tanman, Hüseyin Avni. “57’nci Piyade Alayı”, Çanakkale Savaşları Ansiklopedisi, Ed. Murat Karataş, İstanbul, Çanakkale Savaşları Enstitüsü Yayınları (ISBN: 978-605-80897-7-8-), 2025.
Hüseyin Avni Tanman, “57’nci Piyade Alayı”, Çanakkale Savaşları Ansiklopedisi, Ed. Murat Karataş, İstanbul, Çanakkale Savaşları Enstitüsü Yayınları (ISBN: 978-605-80897-7-8-), 2025.
