ÖMER SEYFETTİN
AHMET KOÇAK
Ömer Seyfettin, 11 Mart 1884 tarihinde Gönen’de dünyaya gelmiştir. Babası Ömer Şevki Bey, Dağıstan göçmeni bir Türk olup binbaşılığa kadara yükselebilmiş alaylı bir subaydır. Annesi Fatma Hanım da bir asker kızıdır. Fatma Hanım’ın babası, İsfendiyaroğulları’ndan Ankaralı topçu kaymakamı (yarbay) Mehmet Bey’dir. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olan Ömer Seyfettin, küçük yaşta ölen bir kız kardeşinin dışında kendisinden bir yaş küçük Hasan isimli bir erkek kardeşi ve kendisinden on yaş büyük Güzide adlı bir ablası vardır.
İlkokul hayatına Gönen’de bir mahalle mektebinde başlayan Ömer Seyfettin’in, babasının görev yeri değişiklikleri sebebiyle, çocukluğunun kısa bir dönemi İnebolu ve Ayancık’ta geçmiştir. Daha sonra annesi oğlunu İstanbul’a götürerek babasının Kocamustafapaşa’daki konağına yerleştirir ve bu semtteki Mekteb-i Osmânîye’ye kaydettirir.
1896 yılında Eyüp Askerî Rüştiyesi’ni bitiren Ömer Seyfettin, daha sonra Edirne Askerî İdadisi’nden 1900 yılında mezun olmuştur. 2 Ağustos 1903 tarihinde Makedonya’da baş gösteren isyan hareketlerinden dolayı onun da içinde bulunduğu Mekteb-i Harbiye-i Şâhâne’deki son sınıf öğrencileri o bölgede görevlendirilmek üzere mezun edilir. Meslek hayatına, o sıralarda merkezi Selanik’te bulunan 3’üncü Ordu’nun Redif tümenine bağlı Kuşadası Redif Taburunda başlamıştır. Ancak, Ömer Seyfettin İzmir’e gelmeden önce Rumeli’de Selanik’te ve Manastır’a bağlı Pirlepe’de görev yapmıştır. Bir yıl sonra asıl görev yeri olan Kuşadası’na dönen asker Ömer Seyfettin, 1906 yılında İzmir’de yeni açılan Jandarma Okulu’na nakledilmiştir. 1909 yılı başlarında Selanik 3’üncü Ordu merkezine tayin edilen Ömer Seyfettin, iki yıl süreyle Rumeli’de Manastır, Pirlepe, Köprülü, Cuma-yı Bâlâ, Velmefçe, Osenova, Pirbeliçe, Serez, İştip, Babina, Demirhisar kasabalarını dolaşmış, Serez Mutasarrıflığına bağlı Menlik sancağının Razlık kasabasına yakın Yakorit köyünde bölük komutanlığı görevinde bulunmuştur. 1909 yılında bir ara Köprülü’de Askerî Rüştiye Mektebi’nde üsteğmen rütbesiyle beden eğitimi öğretmenliği görevinde bulunmuştur. 17 Nisan 1909 tarihinde 31 Mart Vakasını bastırmak üzere İstanbul’a gelen Hareket Ordusu’nun içinde Ömer Seyfettin de yer almıştır. İstanbul’un o gün içinde bulunduğu siyasi ve fikrî havası, asker siyaset ilişkisi onun askerlikten soğumasına sebep olmuştur. Nitekim 1911 yılında Ziya Gökalp’in de talebi ile ordudan ayrılarak Selanik’e yerleşmiştir.
1912 yılında Balkan Harbi’nin patlak vermesiyle tekrar üsteğmen rütbesi ile Garp Ordusu’na katılan Ömer Seyfettin, Komanova’da Sırplara, Yanya’da Yunanlılara karşı savaşmıştır. 1913 yılı başlarında Yanya kuşatması sırasında Kanlıtepe’de Yunanlılara esir düşmüştür. Atina yakınlarında Nafliyon kasabasında on ay kadar esir kalan Ömer Seyfettin, 15 Kasım 1913’te kurtulmuş ve İstanbul’a dönmüştür. Bu sıralarda annesi vefat etmiş, babası da ikinci evliliğini yaparak İstanbul’dan ayrılmıştır. Kendisini yalnız hisseden Ömer Seyfettin 1914 yılında tekrar askerlikten istifa ederek Kabataş Sultanîsi’nde ve İstanbul Erkek Muallim Mektebi’nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Aynı yıl İstanbul’da Dârülfünûn’da Namık Kemal’in oğlu, Ali Ekrem Bolayır’ın başkanlığında kurulan Tetkîkât-ı Lisâniye Encümeni üyeliğine seçilmiştir.
Ömer Seyfettin 1915 yılında Besim Ethem Bey’in kızı, Calibe Hanım’la evlenmiş ve bu evliliği üç yıl sürmüştür. Şubat 1920 sonlarında hastalanarak yatağa düşen Ömer Seyfettin, 6 Mart 1920’de Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nde vefat etmiştir. Ölümünden sonra yapılan otopside şeker hastalığından vefat ettiği anlaşılan Ömer Seyfettin’in cenazesi, Kadıköy Kuşdili Mahmutbaba mezarlığına defnedilmiştir. Bu mekânın daha sonraki yıllarda tramvay garajı haline getirilmesi dolayısıyla kemikleri 23 Ağustos 1939 tarihinde Zincirlikuyu mezarlığına nakledilmiştir.
Ömer Seyfettin, Ayas, Camsap, C. Nazmi, Feridun, F. Nezihi, Ömer Tarhan, Perviz, Süheyl Feridun, Tarhan, Tekin gibi yirmiden fazla müstear isim ve rumuz kullanmıştır.
Edebiyat dünyasına on altı yaşındayken (1900) şiirle adım atan yazar, otuz altı yıllık kısa sayılabilecek hayatında makale, şiir, fıkra, mektup, piyes gibi farklı edebî türlere ait pek çok eserin yanı sıra yüz atmışa yakın hikâye yazarak alanın en önemli isimlerinin başında gelir.
Edebiyat alemine şiirle adım atan Ömer Seyfettin, 1900 yılında henüz 16 yaşında Harbiye öğrencisiyken ilk şiiri yayımlanmıştır. İkinci meşrutiyete kadar olan şiirlerinde ağırlıklı olarak işlenen tema aşktır. 1914 yılından sonra şiir anlayışında değişiklik olan Ömer Seyfettin, daha önce kullandığı aruz vezni yerine hece ile yazmaya başlamıştır. 1917 yılında ortaya çıkan Şairler Derneği’nin kurucularından birisi de Ömer Seyfettin’dir. Hayattayken şiirleri kitaplaştırılmayan Ömer Seyfettin’in şiirleri, ilk defa Fevziye Abdullah Tansel tarafından bir araya getirilmiştir.
Ömer Seyfettin’in en etkili ve başarılı olduğu yönü hikâyeciliğidir. Türk edebiyatında olay hikâyeciliğinin de öncüsü sayılan Ömer Seyfettin; yaşadığı, duyduğu, okuduğu, hayalinden geçirdiği her şeyden bir hikâye çıkarabilmiş isimdir. Hikâyelerini üç cilt olarak 1926-1927 yılında ilk toplayan ve bastıran isim Ali Canip Yöntem’dir. Daha sonra bu seri, Şerif Hulusi Kurbanoğlu tarafından genişletilerek dokuz cilt olarak devam ettirilmiştir.
Ömer Seyfettin’in “Kaç Yerinden”, “Bir Çocuk Aleko”, “Müjde”, “Çanakkale’den Sonra…” gibi konusu ve mekânı Çanakkale Muharebeleri olan çalışmaları, 1915 yılında buraya yapılan edebî temsil seyahati neticesinde kaleme alınmış hikâyelerdir. Yazarın “Kaç Yerinden” başlıklı hikâyesinde tarihte anlatılan eski kahramanlarla yeni kahramanları karşılaştıran yazar, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de, Kafkas Cephesinde, Bağdat’ta, Suriye’de, Makedonya’da hastanelerde kırk dokuz yerinden yaralanan bir kahramanın hikâyesini anlatmıştır. İstanbullu zengin bir ailenin oğlu olan bu kahraman, olağanüstü sanatkâr bir kabiliyete sahiptir ve Almanya’da okumaktadır. Harp ilan edilince kemanın yayını bıraktığı gibi eline silahı alarak talimgâha koşar. Sağ bacağını Galiçya’da kaybeden kahraman, bunca yaralanmalara rağmen askerlikten geri kalmamış, şimdi de hava kuvvetlerinde hizmete devam eder.
Ömer Seyfettin’in bir asker olarak değil yazar olarak takip ettiği Çanakkale Savaşı’nı konu alan ilk hikâyelerinden birisi de “Bir Çocuk Aleko”dur. Gelibolu taraflarında bir Rum fırıncının yanında çalışan Küçük Ali, “Muharebe olacak.” gerekçesiyle hükümet tarafından ustası ve diğer Hristiyanlarla Anadolu’ya geçirilir. Gelibolu’da akrabası ve kalacak yeri olmayan Ali; köyündeki evleri kapanmış, ahırları boşalmış, küçük çarşı meydanı at, araba, asker, çadırlarla dolmuş bulur. “Buralarda muharebe olacak, devlet ahaliyi geri çekti.” konuşmalarını duyar. O köyünün ahalisini, anasını, ihtiyar babasını arasa da bulamaz. Köye doğru gelenler ise Rumlardır. Uzun süre Rumların arasında yaşadığından Rumca bilen Ali, köye doğru gelenlerin arasına karışır. Rumlar arasında adını Aleko olarak söyleyen Ali’yi, papaz kiliseye hizmetçi yapmak istese de o bunu kabul etmez. Rumlar arasında muharebeye dair havadislerde, Türklerin kış geçmeden bozulacağı, İstanbul’un mutlaka alınacağı, Türklerin tamamen temizleneceği gibi şeyler vardır. Halbuki köyün altındaki şoseden durmadan Çanakkale’ye doğru, asker, araba, erzak, cephane gider. Ancak geçen zabitler Rum köylüler arasında neler konuşulduğunu, haklarında neler düşünüldüğü bilmezler. Papaz çok güvendiği Aleko’ya bir mektup vererek onu Çanakkale’deki İngiliz komutana götürmesini söyler. Papazdan ve Rumlardan kahramanlık hikâyeleri dinleyen Aleko, milli bir bilinçle mektubu İngiliz komutan yerine Türk subayına götürür. Rumlar arasındaki gelişmeleri aktararak orduya yardımcı olmak istediğini söyler. Türk subayının emriyle İngilizler arasında bilgileri toplama görevini alınca da cepheye gider. Çanakkale Savaşı’nın en şiddetli yaşandığı Arıburnu, Cehennem Dere hücumlarını, batan gemileri, bombaları, havadan yağan çivi yağmurlarını dinledikçe bir an önce görevi yapma aşkı artar. İngilizler tarafından Türk askerleri arasında patlatması istenilen bombayı, orada patlatarak kendisi de şehit olur.
Ömer Seyfettin’in Çanakkale Cephesi’nin gezmenin etkisiyle yazdığı hikâyelerinden birisi de “Müjde”dir. Çanakkale Cephesi’nde sabaha yakın genç şairlerle, yazarları siperlere doğru götüren arabalardan etraftaki manevi havayı teneffüs eder. Yazar, denizin ortasında parlayan ışığın ve gökyüzünde girift bir sülüs yazısına benzer “fethun karib (fetih, zafer yakındır)” ifadesini görünce bunları ilahi bir müjde olarak ifade eder.
Yazarın Çanakkale’yi başlığı olarak kullandığı tek hikâyesi “Çanakkale’den Sonra…” adını taşır. Yaşı kırk beşi geçmiş, hiç evlenmemiş anlatıcı, “Yarın Ruslar gelecek, İstanbul’u alacak. İngilizler ve Fransızlar Anadolu’yu yağma edecekler.” diye düşünür. Umumi Harp ilan olununca İstanbul’da halk, Anadolu’ya doğru hicret etmiştir. Ancak haftalar geçmesine rağmen Ruslar İstanbul’a girememiş, İngiliz ve Fransızlar da Çanakkale’yi geçememiştir. Anadolu’ya hicret edenler de geri dönerler. Büyük yıkımlara sebep olan Çanakkale Savaş’ından sonra millet olma bilinci oluşmuştur.
Ömer Seyfettin’in hikâyeciliği kadar Türk edebiyatını ve düşünce hayatını derinden etkileyen yönlerinden birisi de dilciliğidir. 1911 yılında Selanik’te yayımlanan Genç Kalemler dergisinde “?” rumuzuyla “Eski Lisan, Edebiyatımız, Milli Edebiyatımız, Şark’a Doğru, Garp’a Doğru, Bugünküler, Hastalıklar, Tasfiye, Nasıl, Milliyete Doğru, Tasfiye Sarfı, İsimler ve Sıfatlar, İmla, Gaye, Gençler! Netice” gibi on altı bahis halinde yayımlanan “Yeni Lisan” yazısı Türk dili ve edebiyatına yeni bir anlayış getirmiş ve yön çizmiştir. Dildeki yabancı gramer kurallarının tasfiye edilmesini öneren yazıda Ömer Seyfettin, halkın diline yerleşmiş Arapça, Farsça kelimelerin terkedilmemesini ve konuşulmakta olan İstanbul Türkçesi yazı dili için esas alınmalı teklifini yapmıştır.
Ömer Seyfettin’in bir külliyat oluşturacak farklı edebî türlere ait eserlerini sağlığında basılanlar ve ölümünden sonra yayımlananlar şeklinde sınıflandırılabilir.
Eserleri
Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür (İstanbul 1911), Milli Jimnastik (1911), Yeni Lisan ve Bir İstimzac (Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem, Mç Mermi ve Kazım Nami Duru ile birlikte, Selanik 1911), Vatan! Yalnız Vatan … (Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem ile birlikte, Selanik 1911), Herkes İçin İçtimaiyat: Ticaret ve Nasip (1914), Yarınki Turan Devleti (1914), Mektep Çocuklarında Türklük Mefkuresi (1914), Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset (1914), Turan Masalları: İhtiyarlıkta mı Gençlikte mi? (1914), Ashab-ı Kehfimiz (1918), Harem (1918), Efruz Bey (1919).
Ortak İmza İle Yayımlanan Eserleri
Ömer Seyfettin – Mehmet Rauf: Uçurum’un Kenarında-Fedai – Hikaye Külliyatı, Matbaa-i Orhaniye, İstanbul (1919).
Ömer Seyfettin –Selahattin Enis (Atabeyoğlu), Aşk ve Ayak Parmakları –Bataklık Çiçeği, Hikaye Külliyatı, İstanbul (tarihsiz).
Reşat Nuri (Güntekin) – Ömer Seyfettin, Deniz Banyosu – Köröğlu Kimdi?, Türk Dünyası gazetesinin hediyesi, (1919)
Kaynakça
Alangu, Tahir. Ömer Seyfettin: Ülkücü Bir Yazarın Romanı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1968.
Cunbur, Müjgan. “Ömer Seyfettin’in Hayatı ve Eserleri”, Doğumunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1985.
Gözler, H. Fethi. Ömer Seyfettin Hayatı Edebi Kişiliği Düşünceleri Eserlerinin Karakteri ve Eserlerinden Örnekler. İstanbul: Çağdaş Yayınları, 1976.
Huyugüzel, Ö. Faruk. “Ömer Seyfettin’in İzmir Yılları ve Bu Devrede Yazdığı Hikâyeler”. İzmir’de Edebiyat ve Fikir Hareketleri Üzerine Araştırmalar. İzmir: İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, 2004.
Huyugüzel, Ö. Faruk. İzmir Fikir ve Sanat Adamları (1850-1950). Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 2000.
Koçak, Ahmet. “Savaşın Gölgesinde Yazılan Hikâyeler: Ömer Seyfettin’in Hikâyelerinde Savaşın Yansımaları”. Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı. Bahar 2015, Yıl: 13, Sayı: 18; 637-656.
Ömer Seyfettin Bütün Nesirleri (Fıkralar, Makaleler, Mektuplar ve Çeviriler). Haz. Hikmet Polat. İstanbul: TDK Yayınları, 2016.
Öksüz, Yusuf Ziya. Türkçenin Sadeleşme Tarihi: Genç Kalemler ve Yeni Lisan Hareketi. Ankara: Türk Dil Kurumu, 1995.
Polat, N. Hikmet. “Ömer Seyfettin”. TDV İslam Ansiklopedisi. İstanbul: 2007, C. 34; 80-82.
Polat, N. Hikmet. “Ömer Seyfettin Hakkında”, Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2011.
Polat, N. Hikmet. Külliyatına Girmemiş Yazılarıyla Ömer Seyfettin. İstanbul: Arma Yayınları, 1998.
Polat, N. Hikmet. Şair Ömer Seyfettin Bütün Şiirleriyle. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2014.
Selçuk, Mustafa. “Birinci Dünya Savaşı Sürecinde Harbiye Nezareti’nin Çanakkale Kahramanlığını Yaşatma Amaçlı Faaliyetleri”. Avrasya İncelemeleri Dergisi (AVİD). 2012, I/2; 195-242
Tural, Sadık. Ömer Seyfettin’in Hayatı ve Eserleri, Doğumunun 100.Yılında Ömer Seyfettin. 1984, İstanbul: Marmara Üniversitesi Yayınları, 1984.
Yöntem, Ali Canip. Ömer Seyfettin Hayatı ve Eserleri. İstanbul: Ahmet Halit Kitabevi, 1947.
Tansel, Fevziye. “Ömer Seyfettin’in Kullandığı Ad, Mahlas ve Remzler”. Türk Kültürü. Aralık 1984, Yıl: XXII, Sayı: 260; 20-31.
Atıf
Koçak, Ahmet. “Ömer Seyfettin”, Çanakkale Savaşları Ansiklopedisi, Ed. Murat Karataş, İstanbul: Çanakkale Savaşları Enstitüsü Yayınları (ISBN: 978-605-80897-7-8), 2023.
Ahmet Koçak, “Ömer Seyfettin”, Çanakkale Savaşları Ansiklopedisi, Ed. Murat Karataş, Çanakkale Savaşları Enstitüsü Yayınları (ISBN: 978-605-80897-7-8), İstanbul 2023.
• Maddenin Dijital Nüshasını pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
DOI: https://doi.org/10.5281/zenodo.13750089
